İZMİR 25. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
ESAS NO : XXXXXX
SANIK : XXXXXX (T.C: XXXXXXXXXXX)
VEKİLİ : Av. Üsame Gürhan BABAYİĞİT
GMK Bulvarı No:12/136
Çankaya/ ANKARA
MÜŞTEKİ : XXXXXX
KONUSU : Savunmalarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkilim XXXXXX hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Sesli Yazılı veya Görüntülü Bir İleti İle Hakaret, TCK'nın 125/2 del 125/1, 125/3-a, 53 maddeleri bakımından iddianame düzenlenmiştir. Müvekkil hakkındaki atılı suçlamaları kabul etmiyoruz. Şöyle ki;
Şikayet dilekçesinde müşteki, sanık tarafından kendisinin 0(5XX) XXX XX XX numaralı telefondan 20.02.2024 tarihinde gece saat 04:06'da Whatsapp uygulaması üzerinden arandığını, telefona yetişemediğini ve sonrasında müvekkilimi geri aradığında tarafına "ne diyorsun ulan y......, sen banka vekili değil misin sana mesaj attım beni neden geri aramadın O......çocuğu" dediğini, kapattıktan sonra sanığın 04:15 saatinde 2 kez daha tekrar aradığı ancak açmadığını ve küfürleri yanında bulunan eşinin de duyduğu, sonrasında kendisini arayan kişinin takip ettiği icra dosyasının borçlusu XXXXXX olduğunu belirtmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı XXXXXX numaralı iddianamesinde ise Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/65128 E sayılı kararından da anlaşılacağı üzere Ceza Muhakemeleri Kanununun 247/3 maddesi uyarınca kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabileceği, bu hüküm karşısında şüpheli ifadesi alınmamış olsa bile şüpheli hakkında kamu davası açılabileceği belirtilerek yazılı sevk maddelerince cezalandırılması talep olunmuştur.
Mahkemeniz huzurunda görülmekte olan davada gelinen noktaya kadar usule aykırılıklar bulunmaktadır.
-
Müşteki şikayet dilekçesi ile müvekkilimin kendisine hakaret ettiği ifade edilmiştir. Ancak dilekçe ekinde bu hususa yönelik herhangi bir ses kaydı yahut herhangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır. Hazırlanan iddianamede belirtilen deliller "Müşteki dilekçesi, bilgi sahibi ifadesi, adli sicil kaydı"dır. Dosya muhteviyatı incelendiğinde şikayete konu suça dair delil bulunmadığı ve sadece savcılıkça belirtilen belgelerin bulunduğu açık ve nettir.
-
Şikayet dilekçesinde müvekkilimin etmiş olduğu iddia olunan küfürleri eşinin duymuş olduğu belirtilmiştir. Olayla ilgili dosyada bulunan tek delil tanık beyanıdır. Ancak bu beyan diğer deliller ile desteklenmemektedir. Tanığın müştekinin eşi olması beyanlarının inandırıcılığını azaltmaktadır. Diğer yandan müvekkilimin gece 04.00 saatlerinde arama yapması ve o saatte müştekinin telefonu hoparlöre alması hayatın olağan akışına aykırıdır. Tanığın bu olaydaki menfaati ve müştekinin eşi olması karşısında müvekkilimin tek başına tanık delili ile ceza alması hukuka aykırı bir durum oluşturacaktır.
-
Müşteki dilekçesinde, 20.02.2024 tarihinde gece saat 04:06'da Whatsapp uygulaması üzerinden arandığını belirtmiş ve bu durumun kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. Müvekkilimin eşinin beyanına göre müvekkilim Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunmaktadır. ABD ile Türkiye arasında 7 saat farkı bulunmaktadır. Müvekkilim tarafından arandığı iddia olunan saat ABD'de yaklaşık 21.00 civarlarındadır. Arada bulunan saat farkından dolayı müvekkilimin makul zamanda arayabileceği saatler Türkiye'de gece vaktine denk geldiğinde burada huzur ve sükunu bozma kastı bulunmamaktadır.
A. MÜVEKKİLİM HAKKINDA İDDİANAME DÜZENLENEBİLMESİ İÇİN ARANAN "YETERLİ ŞÜPHE" ŞARTI BULUNMADAN İDDİANAME DÜZENLENMİŞTİR.
Kamu davasının açılması için iddianame hazırlanmasında yeterli şüphe şartının aranılacağına dair ibareyi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.170/2 ile m.172/1-2’de bulunmaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” ve 172. maddedeki, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi (...) hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri doğrultusunda, şüpheli hakkında soruşturma aşamasının iddianame düzenlenerek tamamlanması ve ara muhakeme ile kovuşturma aşamasına geçilebilmesi için, şüpheliye isnad edilen suçun işlendiği konusunda ummak, tahmin etmek olarak ifade edilebilecek olan basit şüpheyi aşan, toplanan delillere yani somut verilere dayanan düşünceye varılması gerekmektedir. Yeterli şüphe, kişinin isnad edilen suçtan mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden yüksek olması durumunu ifade ettiği belirtilmektedir. Yeterli şüphenin varlığı SOMUT DELİLLERE DAYANMAK ZORUNDADIR. Bu sebeple; CMK m.170/4’de, iddianamede yüklenen suçu oluşturan olayların, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanması gerektiği, CMK m.174’de, suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iade edileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeler; Cumhuriyet savcısının delilleri toplamaması, maddi vakaları delillerle bağdaştırmaması halinde, şüpheli hakkında iddianame düzenlemeyi gerektirecek yeterli şüphenin bulunmadığını ifade etmektedir. Bu sebeple, ihtimale ve soyut düşünceye dayanan değerlendirme ile yeterli şüphenin varlığı kabul edilerek, iddianame düzenlenemez. Soruşturma sırasında eksik inceleme yapılması, Ceza Muhakemesi Hukukunda benimsenen “hükmün kolektif verilmesi” ilkesine aykırılık teşkil eder, çünkü bu durumda mahkeme, delil araştırma faaliyetine girecektir. Yeterli delil toplanmadan, özellikle savcıda yeterli şüpheye sebebiyet verecek vaziyet tezahür etmeden kamu davasının açıldığı durumlarda, savcılık makamına yüklenen iddia külfeti mahkemeye geçmiş olacaktır. Bu nedenle; yeterli delil ile ortaya koyulamayan şüphenin dosyada mevcut bulunduğundan, bu iddianame mahkemenizce kabul edilmemeli ve savcılığa iade edilmeliydi. Savcılık tarafından düzenlenen iddianame ile sanki müvekkilim hakkında kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu ve mahkumiyeti için görünen somut deliller varmış intibası uyanmıştır. İddianamenin kabul edilmesi ile bağımsızlık, tarafsızlık, masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkelerine aykırılık oluşmuştur. Cumhuriyet savcısı tarafından sırf “bu iddiayı ve delilleri mahkeme değerlendirsin” diyerek değil şüphelinin hukuki nitelendirmesi mahkemeye ait olan suça konu fiilden ceza alacağına inanarak, şüpheli ve suça konu fiil bakımından yeterli şüphenin varlığı ile kamu davası açılması amacıyla CMK m.170’e ve m.174’e uygun bir iddianame düzenleyip, görevli ve yetkili mahkemesine bu itham belgesini delilleri ile birlikte göndermeliydi. Bu şartlarının mevcut olmamasına karşı ise mahkemenizce iddianamenin kabul edilmesi ve yargılamaya başlanması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
B. SANIĞIN YOKLUĞUNDA BERAAT KARARI VERİLEBİLİR.
CMK madde 193/2: "Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir." hükmüne haizdir. Sanığın duruşmaya gelememesi yahut sorgusunun yapılamaması durumunda hakkında beraat kararı verilebilmektedir. Huzurdaki dosya kapsamı incelendiğinde müvekkilim hakkında ceza verilmesine yönelik somut deliller bulunmamaktadır. Yukarıda beyan ettiğimiz iddianamenin usule aykırı olması, tanık delilinin inandırıcılığının bulunmaması ve müşteki tarafından hakaret suçuna yönelik ses kaydı dahi sunulmaması göz önüne alındığında müvekkilim hakkında mahkumiyet kararı verilmesi şüpheden sanık yararlanır ve masumiyet ilkelerine aykırılık teşkil edecektir. Müvekkilim daha uzun bir süre suç isnadı altında kalması hem kendisi hem de ailesi bakımından maddi ve manevi zararlar doğuracağından müvekkilim hakkında isnat olunan suç bakımından beraat kararı verilmesini mahkemenizden talep ederiz.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenler ve resen gözetilecek nedenler ile savunmalarımızı tekrar eder, Müvekkilimin BERAATİNE veya aksi kanaatte lehine karar verilmesini, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ediyoruz.
...../......../.........
Sanık
XXXXXX
Vekili
Av. Üsame Gürhan BABAYİĞİT